Modern Türklük Araştırmaları Dergisi. — Cilt 12, Sayı 2, Haziran. — Ankara: Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, 2015. — ss. 24-38.
Eski devirlerde, yüz yüze sıcak çarpışmanın gerçekleştiği, tıbbî imkânların ve müdahalelerin, ilâçların kısıtlı olduğu zamanlarda soğuk silah olarak tabir edilen demirden yapılmış kesici ve delici silahlara karşı kendini korumak, savunmak ve bu silahlarla yapılan darbeleri atlatabilmek, geçiştirebilmek esastı. Bunun için de savaş meydanlarında savunma araç ve gereçlerinin yeri ve önemi büyüktü. Tarihte, bir savaş meydanındaki askerin kendini korumak için silahından sonra kullanabileceği en temel savunma araçları vücudunu koruyan zırhı, başını koruyan miğferi ve yine daha çok vücudun üst kısmını koruyan kalkanıydı. Savaşta korunma amaçlı ilk giysileri (zırhı) İskitlerin (Sakaların) icat ettikleri düşünülmektedir. Deriden hazırlanan, üstünde metal ve altın levhacıklar olan savaş giyiminin İskitler’e mahsus olduğu belirtilir (Gülensoy 2011: 69). Eski Türkler sadece süvarilerini değil, atlarının gövdelerini de madenden yapılmış, hafif pul zırhlarla örtmüşler, hatta atlarının başlarını dahi ucu sivri miğferlerle korumuşlardır (Gülensoy 2011: 196).